25 Ağustos 2012 Cumartesi

Kanuni nin mütevaziliği

Kanuni, Süleymaniye Cami’nin temelini atarken yanında bulunan Şeyhülislam Ebusuud Efendi’ye: 
-Üstadım, dedi, bu işe benden daha layıksınız, yapılacak caminin temel taşını siz koyunuz. Bir şaheser olan Süleymaniye Cami bittikten sonra ise Mimar Sinan’a:
-Bu cami-i şerifi sen yaptın. Kapılarını ibadete açmak senin hakkındır, demiştir

Molla Fenari

Osmanlı şeyhülislamlarından olan Molla Fenari şeyhülislam olmadan önce Bursa kadısı idi. Onun kadılığı sırasında bir adam pazardan bir at satın aldı. Fakat alışverişin hemen arkasından atın hasta olduğunu farketti. Geri vermesi gerekiyordu 
ama satın aldığı adam zorluk çıkartır. Atın hastalığını kabul etmez diye önce kadıya gidip resmi kanaldan işi sağlama bağlamak istedi. Mahkemeye gittiğinde kadı Molla Fenari’yi yerinde bulamadı. İşini ertesi güne bıraktı.
Fakat o gece at öldü. Adam ertesi gün olanları Molla Fenari’ye anlattı, mağdur olduğunu, ne yapması gerektiğini sordu. Molla Fenari:
-Senin zararını ben ödeyeceğim, dedi.
Adam hayretle Molla Fenari’ye baktı:
-Niçin siz ödeyeceksiniz, konuyla ilginiz ve suçunuz yok ki, dedi.
Molla Fenari:
-Evet öyle görünüyor ama aslında benim de suçum büyük. Eğer sen dün makamıma geldiğinde ben yerimde olsaydım, olaya müdahale eder, atı geri verdirir, paranı iade ettirirdim. Bu imkan şimdi yok olmuştur. Senin zararına benim makamımda bulunmamam sebep olduğu için zararı ben ödeyeceğim, dedi.

Osmanlı Develerinin ABD ye yardımı

Meksika ile 1855 yılında savaşan ABD, çöl şartlarında nakliye işlerinde kullanılmak üzere Osmanlı Devleti’nden 30 deve talep etti. Meksika sınırında bulunan birliklerine iaşe ve ikmal yardımı yapamayan ABD Hükümeti, bu konuda Osmanlı Devlet
i’nden talepte bulundu ve talebe bir cevap gelmesini beklemeden nakliye gemilerini İstanbul’a gönderdi. Dönemin Sadrazamı Fuat Paşa, ABD’nin bu talebi üzerine Sultan Abdülmecit’e bugünkü anlamda Başbakanlık tezkeresinin karşılığı olan bir tezkere-i seniyye (sadrazamlık tezkeresi) gönderdi ve 30 devenin ABD’ye gönderilmesi için yetki istedi.

Abdülmecit Han, aynı gün tezkerenin altına irade-i seniye koyarak, ABD’ye ikisi erkek, ikisi dişi olmak üzere 4 adet de deve hediye edilmesine karar verdi. ABD’nin istediği 30 deveyle birlikte, 4 hediye devenin gönderilmesi de tezkereye eklenirken, tezkerelerin ayrı ayrı hazırlanması gibi bir sıkıntı yaşanmadı. Abdülmecit Han, ABD’nin 30 deve talebi ile 4 hediye deveye ilişkin tezkereyi birleştirerek onayladı.

ABD, bugünkü pek çok güney eyaletini aldığı savaşta, askerlerine iaşe ve ikmal desteğini Osmanlı’nın develeri sayesinde sağladı. Motorlu taşıtların henüz yaygın olarak kullanılmadığı ve çöl şartlarında ulaşımın güçlükle sağlandığı dönemde Osmanlı develeri ABD’liler için adeta kurtarıcı oldu. Tarihçilere göre, ABD’nin savaşı kazanmasında Osmanlı develeri büyük rol oynadı.

Mimar Sinan

Eserleriyle Osmanlı Türk İslam tarihine damgasını vuran, Türk mimarlık tarihinin yüz akı Mimar Sinan, en büyük ve en muhteşem eseri Süleymaniye Cami’nin inşasını tamamladıktan sonra bazı bakımlardan bu ulu mabedi testlere tabi tutuyordu. Bunlardan biri de cami içinde sesin dengeli bir şekilde dağılıp dağılmadığını, mihrapta Kuran okuyan imamın sesinin en arkalardan ve diplerden duyulup duyulmadığının denemesiydi. 
Bunun için Mimar Sinan nargile kullanıyordu. Nargileyi mihraba koyuyor, içinde suyu fokurdatıyordu. 
Her devirde eksik olmayan gammazlardan biri, Anadolu halkının evliya olarak bildiği bu insanı Kanuni’ye ispiyon etmişti:
-Efendimiz, Mimar Sinan yeni yaptığı caminin mihrabında nargile fokurdatıyor...
Kanuni hiç ihtimal vermedi. Mimar Sinan’ın samimi bir Müslüman olduğuna, böyle bir şey yapmayacağına güveni tamdı. Ama usulden de olsa olayın üzerinde durmadığı takdirde yanlış anlamalara ve dedikodulara meydan vermiş olabilirdi. 
Bu nedenle bir gün aniden camiye geldi. Camide gezip dolaşırken mihraptaki nargileye gözü tesadüfen takılmış gibi yaptı. Sordu:
-Bu da ne oluyor, camide nargile kullanan mı var?
Mimar Sinan kendinden emin bir cevap verdi:
-Haşa hünkarım. Beytullah’ta (Allah’ın evi) nargile içecek kadar din, iman yoksunu değiliz. Burada bulundurmamızın sebebi, onu fokurdatmak suretiyle caminin ses düzenini kontrol etmektir. Dikkat buyurursanız nargilede tütün bile yoktur.
Her şeyin tahmin ettiği gibi çıktığını gören Kanuni Mimar Sinan’ın sırtını sıvazladı, gammaza da lanet ederek camiden ayrıldı...